Abdüllatif b.Abdullah el-Kastamoni Latifi
1524/1525
931
16. yy
İstanbul, yazar Kastamonu doğumlu.
İ.Ü. Türkçe yazmalar (3751), 63 varak Süleymaniye Nafız Paşa koleksiyonundaki kopyası (01028-002): El yazısı, talik, Türkçe (Osmanlıca). 16-52 yakalar arası, 19 satır. Boyutları 2000x125, 145x75mm. Mukavva ciltli. Süleymaniye Esad Efendi (2272) koleksiyonundaki kopyası: 165x119,110x60mm, mihlepli yaldız cedvelli meşin cilt, Nafız Paşa koleksiyonundaki ile aynıdır.
15. Yy şairlerinden Necati’den –özellikle dil kullanımı- etkilendiği belirtilmiştir. Ancak başka bir “şehir rehberi” niteliğinde eser, üstelik de İstanbul’a ilişkin bir “şehir rehberi” Evliya Çelebi’den de (Seyâhatname) önce var mıdır diye araştırdığımızda Marco Polo ve İbn Batuta gibi seyahatname yazarlarının isimlerine rastlıyoruz. Fetih öncesi İstanbul’a dair metinler için, Semavi Eyice’nin “Bazı İslam Yazarlarına Göre Fetihten Önce İstanbul”a (S. Eyice, 1996) başvurulabilir. Bunların çoğunun hayalle hakikatin iç içe geçtiği metinler olması konusuna da dikkat çekmek isteriz. Böyle baktığımızda Lâtifi’nin son derece gerçekçi anlatımı önemlidir.
Bu altı bölümden sonra “Medhal-i şehr-i mezbûr, a’ni
belde-i mezkûr-i meşhur” başlığı altında şehri eleştirir.
Latifi, eserini 982’de (1574/1575) tekrar elden geçirerek
ve bir takdim mukaddimesi ekleyerek III. Sultan Murad’a sunmuştur. Bu kopyada
öncekilerden farklı olarak Ayasofya’nın yapılışına dair kimi tarih ve efsaneler
eklenmiştir.
Bu metin çalışmamız açısından üç özeliği ile önemlidir:
Birincisi, mimarlığı şehir hayatı ile, anıtsalı gündelik ile, iç mekanı dış
mekan ile bir arada ele almış olmasıdır.
Tabii ki kendisi mimar değil edebiyatçıdır, ancak bir edebiyatçı olarak
şehir rehberi niteliğinde bir eser yazmıştır; üstelik bu şehir rehberi gündelik
hayatı, alelade kişileri, farklı yaşantıları, tüm boyutları ile ele almaktadır.
Dili de buna koşuttur; hem çok süslü ve sanatlıdır, hem de halk deyimleri,
darb-ı meseller, rivâyetler içerir.
Üçüncü ve son olarak üzerinde yoğunlaşabileceğimiz konu ise
yapı ile yaşantıyı örtüşük olarak ele alan, felsefik çalışmalarda ve
toplumbilimde yer edinmiş “yaşam dünyası” (İng., lifeworld) kavramı ile bu
esere bakılabileceğidir. Burada,
yaşanan, deneyimlenen ve değişen çevreler, bu çevreleri etkileşimli olarak
deneyimleyen bizler,doğayı nesneleştiren bakışların yerini alır; eylem bilincin
aracı olur. Bilgi salt aklın üretimi ve akılcı olanın yanı sıra duyguları,
düşünceleri, deneyimleri; bunun yanı sıra hayalleri, efsaneleri, hikayeleri,
anıları da içerir. Nesneye dair bilgimiz
bunların bütünleşik alanından oluşur.
LÂTİFÎ (SUNER PEKİN, N., Haz.). 1977 (1524-1525). Evsâf-ı
İstanbul, İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti.
20 Nisan 1942 tarihli Akşam gazetesinin “Tarihten Sahifeler”
köşesinde, “On altıncı asırda Istanbul ve mesireleri” başlıklı yazısında
Süleyman Kâni İrtem, “Tarifnamei İstanbul eseri de İstanbulun güzelliği ve
cazibesi hakkında şu mealde pek tumturaklı sözler yazıyor” demiş ve eserden şu
cümleleri alıntı yapmıştır: “Göklerin binlerce gözlü piri dünya kurulalı
felekler altında ve arz üzerinde buna benzer bir şehir görmüş değildir. Burası
dehre fitne öyle bir yerdir ki insan avlıyan «nakşı nigârı» kârı perhiz, şıarı
takva olan nice zahitleri perişan ve havaperest kılmış, halvet ve üzleti
ihtiyar eylemiş nice âbid ve ârifleri de hava ve heves kadehiyle mestetmiştir!
Anma, ey hâce, bize
Hindü Hatâ vü
Hateni!
Bundadır lûtfu şeref! Buna
Sitanbul
derler!
İstanbul şehri merguptur; amma bir ayıp ile de mâyuptur.:
Harcına akça yetmez; sonu gelmez masrafına değme kazanç vefa etmez!”
Bu kaynak, eserin adı geçen ulaşabildiğimiz ilk kaynaktır.
Ancak eseri günümüz Türkçesine kazandıran Nermin Suner (Pekin)’in ifadesiyle,
Nihad Sâmi Banarlı ve Ekrem Hakkı Ayverdi Latifi’nin eserin önemine vakıf
oldukları anlaşılmaktadır. İstanbul
Fetih Cemiyeti İstanbul ile ilgili eserleri yayınlarken, Lâtifi’nin bu eserini
de yayınlamak istemiş ve Cemiyet başkanı E.H. Ayverdi çalışmayı yapması için
Nermin Suner (Pekin)’e teklif götürmüştür. Faydalandığımız eser, İstanbul Fetih
Cemiyeti’nin 77. Kitabı olarak 1977’de “Evsâf-ı İstanbul” adı ile
yayımlanmıştır.
İstanbul, Lâtifi, Ayasofya, Fatih Camii, Semâniye medresesi, İstanbul semtler, gündelik yaşam, çarşı